Onuncu
Kalkınma Planı, bu planın uygulanabilirliğini ve etkinliğini artırmak üzere
tasarlanan 25 adet öncelikli dönüşüm programı ile bunlara ilişkin hazırlanan
eylem planları çerçevesinde;
-Yatırım ortamına ilişkin işlem maliyetlerinin azaltılması,
-Ar-Ge’ye yönelik
teşviklerin gözden geçirilerek yasal düzenlemelerden kaynaklı uygulama
farklılıklarının giderilmesi,
-Finans kurumları arasında
farklı uygulamaların ortadan kaldırılması,
-Faizsiz finans ürünlerinin
yaygınlaştırılması,
-Uluslararası yatırımların teşvik
edilmesi,
-Tasarrufların vergisel
düzenlemelerle üretken alanlara yönlendirilmesi,
-Vergilemede
öngörülebilirliğin artırılması ve uyum maliyetlerinin azaltılması,
-Muhtasar beyanname ile
sosyal güvenlik kurumu bildirgesinin birleştirilmesi,
-Şirket kuruluş ve şube açılış işlemlerindeki maliyetlerin azaltılması,
hedeflerine ulaşabilmek için
vergi kanunları ve ilgili diğer kanunlarda düzenlemeler yapılması
gerekmekteydi.
Bu çerçevede yayımlanan Kanunda yer
alan düzenlemeler ilgili başlıklar itibarıyla şu şekildedir:
VERGİSEL DÜZENLEMELER
Yatırım
ortamının iyileştirilmesi ve bu çerçevede işlem maliyetlerinin azaltılması için
bazı vergi kanunlarında düzenleme yapılmaktadır.
Yatırımlarda
başta damga vergisi ve harçlardan kaynaklanan işlem maliyetlerini azaltmak
amacıyla önemli istisna düzenlemeleri öngörülmektedir.
Bu kapsamda, yatırım teşvik belgeli yatırımlarda, teşvik belgesi sahibi
yatırımcıların yatırım malı alımı, gayrimaddi hakların kiralanması ve satın
alınması, sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşası amacıyla yaptıkları
işlemlere ilişkin düzenlenen kâğıtlar, söz
konusu yatırımlara yönelik danışmanlık ve teknik müşavirlik hizmetlerine
ilişkin düzenlenen kâğıtlar damga
vergisinden, yapılan işlemler harçtan istisna edilmektedir. Deniz araçlarının
inşası, yenilenmesi ve dönüşümü ile yüksek ve orta yüksek teknolojili ürünlerin
imalatına ilişkin işlemler için de damga vergisi ve harç istisnası
öngörülmektedir.
Ayrıca,
nispi vergiye tabi kâğıtlardan, sadece bir nüsha için damga vergisi ve noter
harcı alınması, azami tutardan vergi alınmış sözleşmelerde sadece bedel
artırılması durumunda artan bedel üzerinden damga vergisi alınmaması ve
sözleşmede yer alan cezai şartlar için ayrıca damga vergisi alınmaması
suretiyle damga vergisi ve harçların yatırım ortamı üzerinde oluşturduğu yükün
azaltılması hedeflenmektedir.
İleri
teknolojiye sahip şirketlerin satın alınmasını teşvik etmek için bu alanda da
istisna düzenlemeleri yapılmakta ve sermaye şirketlerinin pay devirleri damga
vergisi ve harçtan istisna edilmektedir.
Yatırım
Teşvik Belgesi kapsamındaki binalara beş yıl süreyle arazilere ise Yatırım
Teşvik Belgesi süresince emlak vergisi muafiyeti tanınmakta, inşa edilen
binalardan bina inşaat ve imarla ilgili harçların alınmaması öngörülmektedir.
Tahkim
yargılamasında nispi harç uygulaması kaldırılarak uyuşmazlıkların sulh yoluyla
çözümlenmesi durumunda taraflar üzerinde oluşan harç yükü kaldırılmaktadır.
Vergi
Usul Kanununda yer alan ve yatırımların önünde engel olarak görülen, herhangi
bir sebeple 359 uncu maddede sayılan fiilleri işledikleri veya bu fiillere
iştirak ettikleri vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporla
tespit edilenlerden bu durumları kesinleşenlerin, fiilin işlendiği tarihten
itibaren altı yıl süreyle hiçbir surette vergi teşvik ve desteklerinden
yararlanılamayacağı yönündeki hüküm madde metninden çıkarılarak güvenli bir
yatırım ortamı oluşturulması hedeflenmektedir.
Ar-Ge
indirimine ilişkin hükümler ana düzenleme olan 5746 sayılı Kanunda yer
almaktadır. Bununla birlikte gelir vergisi ve kurumlar vergisi kanunlarında da
konuya ilişkin hükümler bulunmaktadır. Tasarıyla, Ar-Ge’ye yönelik vergisel
teşviklere ilişkin hususlar uygulama farklılıkları kaldırılarak 5746 sayılı
Kanuna taşınmaktadır.
Finans
hizmetlerini sunan kurumların vergi kanunları karşısındaki durumları gözden
geçirilmekte ve farklı uygulamaları gidermek üzere muhtelif kanunlarda
düzenleme yapılmaktadır. Böylece işletmelerin farklı finans kurumlarından
aldıkları finansman hizmetlerine yönelik maliyetleri vergi yükleri açısından
eşitlenmektedir.
Faizsiz
finans ürünlerinin yaygınlaştırılması amacıyla kira sertifikalarının ihracına
yönelik sistem gözden geçirilmiş ve mevcut istisnalar her türlü kira
sertifikası ihracını kavrayacak şekilde yeniden düzenlenmiştir.
Ülke
ekonomisinin uluslararası rekabetçiliğinin ve istihdam imkânlarının artırılması,
yeni ihracat alanlarının oluşturulması ve nitelikli işgücünün Türkiye’de
istihdamının artırılarak sürdürülmesinin desteklenmesi kapsamında; bölgesel
yönetim merkezlerinin kurumlar vergisi muafiyetine ilişkin durumu
netleştirilmekte ve bu merkezlerde çalışanlara ücret istisnası sağlanmaktadır.
Aynı kapsamda, bölgesel hizmet merkezlerine tanınan kazanç istisnası
kapsamındaki hizmet türleri genişletilmekte ve bu merkezlerde çalışanların
ücretlerinde de istisna uygulaması getirilmektedir.
TASARRUFLARIN ÜRETKEN ALANLARA AKTARILMASI
Birikimli
hayat sigortalarından veya bireysel emeklilik sisteminden ayrılanların, defaten
toplu para yerine, düzenli maaş ödemeleri öngören yıllık gelir sigortasına
geçmelerinin teşvik edilmesi, ticari işletmelere dahil binalar için yapılan ısı
yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamaların doğrudan gider
yazılabilmesi ve sermaye piyasası araçlarının vergilendirilmesinde stopaj
oranının elde tutma süresine göre farklılaştırılmasına imkan sağlanması
suretiyle tasarrufların üretken alanlara yönlendirilmesi amaçlanmaktadır.
BİLDİRİMLERDE BÜROKRASİNİN AZALTILMASI
Mükellefler tarafından vergi
dairelerine verilen muhtasar beyanname ile Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen
bildirgelerin tek bir platform üzerinden birleştirilmesini sağlayacak yasal
değişiklikler yapılmaktadır. Bu sayede beyanname sayısı azaltılmakta ve birden
fazla kuruma aynı bilgilerin verilmesi engellenmektedir.
ŞİRKET KURULUŞU VE TASFİYE SÜRECİNİN KOLAYLAŞTIRILMASI
Şirketlerin
kuruluş ve tasfiye süreçlerinin kolaylaştırılması yapılacak reformlar arasında
yer almaktadır. Ayrıca, Onuncu Kalkınma Planı çerçevesinde hazırlanan Öncelikli
Dönüşüm Programları arasında yer alan “İş ve Yatırım Ortamının Geliştirilmesi
Programı”nın “Bürokratik Süreçlerin İyileştirilmesi Bileşeni”nde bulunan
“Şirketlerin kuruluş ve şube açılış işlemlerinde maliyetler azaltılacaktır.” eylemi de aynı amaca yöneliktir.
Yerli
ve yabancı gerçek ve tüzel kişilerin ülkemizde ticaret yapmaları teşvik
edilerek ülke ekonomisinin gelişmesine katkı sağlanması ve aynı zamanda ilgili
eylemlerin tamamlanması açısından anılan süreçlerin kolaylaştırılması önem
taşımaktadır.
Tasarıyla,
şirket kuruluş işlemlerinde ortaya çıkan bürokratik işlemler ve şirket kuruluş
maliyetleri azaltılarak şirket kuruluşunun daha kısa sürede ve daha az
maliyetle tamamlanması sağlanacaktır. Ayrıca sermaye şirketlerinin tasfiye
süreçlerinin kısaltılması ve yine ticareti terk eden tacir bakımından zorunlu
olan ancak sermaye şirketleri bakımından uygulanması tartışmalı olan mal
beyanında bulunma yükümlülüğünün sermaye şirketleri hakkında uygulanmaması
sağlanmaktadır.
İFLAS ERTELEMEDE BORÇLU-ALACAKLI DENGESİ
İflasın ertelenmesi kurumu, hukukumuzda kavram olarak daha önce de mevcut
olmakla birlikte, 2003 yılında İcra ve İflas Kanununda 4949 sayılı Kanunla
yapılan değişiklikle ağırlıklı olarak uygulanmaya başlanmıştır. 4949 sayılı
Kanunla yapılan değişiklikten sonra konkordato kurumu işlevsiz kalmış ve
iflasın ertelenmesi kurumu birden bire yoğun bir ilginin konusu olmuştur. O
kadar ki, son birkaç yıldır kurumun asıl amacından saptırıldığı ve mecraından
tamamen çıkarak hiçbir şekilde amaca hizmet etmediği şeklinde eleştiriler dile
getirilir olmuştur.
İflasın
ertelenmesi kurumu borçlu ile alacaklıların menfaatleri ve hatta milli ve
bölgesel menfaatler arasında hassas bir dengeye dayanmaktadır. Ancak, bu kurum
son yıllarda tamamen borçlunun menfaatlerini gözeten ve alacaklıların
menfaatlerini dikkate almayan bir görünüme büründüğünden, dengenin tekrar
kurulması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır.
Tasarıyla
iflas erteleme uygulamalarında kendini gösteren ve hem bu talebin taraflarınca
dile getirilen hem de uygulayıcılar ve akademisyenler tarafından ortaya konan
sorun ve sakıncaların giderilmesi amaçlanmaktadır.
KARŞILIKSIZ ÇEKE AĞIR YAPTIRIM
Diğer taraftan, ticaret hayatının gerektirdiği
sürat ve güvenlik ihtiyacı, çekle yapılan ödemelerin yaygınlaşması ve
karşılıksız çekte artış olması nedeniyle çek hamillerinin korunmasının temini
için özel olarak yeni hükümlerin düzenlenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu
nedenle ticari hayatın önemli ödeme vasıtalarından birini oluşturan çeke
olan güvenin daha da artırılması ile karşılıksız çekin engellenmesi amacıyla
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile 5941 sayılı Çek Kanununda önemli
değişiklikler yapılmakta ve çekin karşılığının bulundurulmaması halinde adli
para cezası yaptırımının uygulanması öngörülmektedir.